6. MAYMUN VE İNSAN GENOMUNUN %99 ORANINDA BENZEŞTİĞİ VE BUNUN EVRİM TEORİSİNİ KANITLADIĞI İDDİASI NEDEN DOĞRU DEĞİLDİR?
BİRÇOK evrimci kaynakta
zaman zaman insanla maymunun % 99 oranında benzeştiği ve bunun evrime delil
oluşturduğu iddiaları yer alır. Bu evrimci iddia özellikle de şempanzede
odaklanır ve bu canlının maymunlar arasında insana en yakın tür olduğundan,
dolayısıyla insanla arasında akrabalık bulunduğundan söz edilir.
Gerçekte bu, evrimcilerin, toplumun bu konulardaki bilgi eksikliğinden
faydalanarak ortaya attıkları sahte bir delildir.
% 99 Benzerlik İddiası Yanıltma Amaçlı Bir Propagandadır
Öncelikle belirtmek gerekir ki evrimcilerin insan ve
şempanze DNA'ları hakkında sık sık ileri sürdükleri % 99 benzerlik
iddiası aldatma amaçlıdır.
İnsanla şempanzenin genetik yapılarının birbirine % 99
benzer olduğunu iddia etmek için şu anda insanınkinin olduğu gibi şempanzenin
de genetik yapısının çözülmesi, ikisinin karşılaştırılması ve bu karşılaştırma
sonucunun elde edilmiş olması gerekir. Oysa elde böyle bir sonuç yoktur. Çünkü,
şu ana kadar yalnızca insanın genetik haritası çıkartılmıştır. Şempanze içinse
henüz böyle bir çalışma yapılmamıştır.
Gerçekte, zaman zaman gündeme gelen insan ve maymun
genlerinin % 99 benzeştiği iddiası, yıllar önce üretilmiş propaganda amaçlı bir
slogandır. Bu benzerlik iddiası insanda ve şempanzede bulunan 30-40
civarındaki temel proteindeki amino asit dizilimlerinin benzerliğinden
yola çıkılarak yapılmış olağanüstü abartılı bir genellemedir.
Oysa insanda 30 bin civarında gen ve bu genlerin kodlandığı 100 bin kadar protein vardır. Bu yüzden, 100 bin proteinin sadece 40 tanesinin benzemesiyle insan ve maymunun bütün genlerinin % 99 aynı olduğunu iddia etmenin hiçbir bilimsel dayanağı yoktur. Kaldı ki, söz konusu 40 protein üzerinde yapılan DNA karşılaştırması da tartışmalıdır. Bu karşılaştırma, 1987 yılında Sibley and Ahlquist adlı iki biyolog tarafından yapılmış ve Journal of Molecular Evolution dergisinde yayınlanmıştır.20 Oysa daha sonra bu ikilinin verilerini inceleyen Sarich isimli bilim adamı, kullandıkları yöntemin güvenilirliğinin tartışmalı olduğu ve verilerin abartılı yorumlandığı sonucuna varmıştır.21
İnsan DNA'sı, Solucan, Sinek veya Tavuğa da
Benzemektedir!
Kaldı ki söz konusu bu
temel proteinler diğer pek çok farklı canlılarda da bulunan ortak hayati
moleküllerdir. Yalnızca şempanzede değil, bütünüyle farklı canlılarda bulunan
aynı tür proteinlerin yapısı insandakilerle çok benzerdir.
Örneğin, New
Scientist dergisinde aktarılan genetik analizler, nematod
solucanları ve insan DNA'larında % 75'lik bir benzerlik ortaya koymuştur. 22 Bu, elbette insan ile bu
solucanlar arasında sadece % 25'lik bir fark bulunduğu anlamına gelmemektedir!
Öte yandan Türk
medyasına da yansıyan bir bulgu, Drosophila türüne ait meyve
sineklerinin genleri ile insan genleri karşılaştırıldığında, % 60'lık bir
benzerlik çıktığı yönündedir.23
İnsan ile maymun arasındaki genetik benzerlik konusunda
evrimci kaynaklarda yer alan bir diğer örnek ise insanda 46,
şempanzede ise 48 kromozom bulunmasıdır. Evrimciler, kromozom
sayılarının yakınlığını evrimsel ilişkiye bir delil gibi gösterirler. Bu mantık
geçerli kabul edilirse, insana şempanzeden daha yakın bir akrabanın varlığını
kabul etmek gerekir: Patates! Çünkü patatesin de insan gibi 46
kromozomu vardır.
İnsan dışındaki canlılar incelendiği zaman da evrimciler
tarafından var olduğu iddia edilen akrabalık ilişkilerinin, moleküler düzeyde
varolmadığı görülür.24 Bu
gerçek, genetik benzerlik kavramının evrim teorisine bir delil oluşturmadığını
göstermektedir.
Benzerlikler Neden
Evrime Delil Olmaz?
Evrimcilerin şempanze
insan arasında % 99 benzerlik olduğu iddiası görüldüğü gibi abartılı bir
iddiadır. Ancak iki farklı türdeki canlı % 99 oranda benzer bile olsa, bu ikisi
arasında evrimsel bir ilişki kurulamaz. Çünkü genetik çalışmalar türlerin çok
özel genetik şifrelere sahip olduklarını göstermektedir. Bu şifrelerde meydana
gelen en küçük değişim bile o tür açısından ölümcül sonuçlar getirmektedir.
Üstelik canlılardaki bu özel yapı genetik şifrenin işlerliğiyle ilgilidir.
Bunu anlamak için birbirine benzer iki canlı türüyle, birbirine benzeyen iki binayı karşılaştıralım. Evrimcilerin iddiası genetik benzerlik olduğuna göre, bunu bir bakıma canlının projesi olarak değerlendirmek mümkündür. İki canlının ve iki binanın projelerinin % 99 oranında aynı olduğunu kabul edelim. Sonra da bu projelere dayanarak ortaya çıkan canlıların biçimlerini ve binaların yapılarını birbirleriyle kıyaslayalım. Sonuç, genetik yapıları % 99 aynı olan canlılar arasında kapanması mümkün olmayan bir yapı ve fonksiyon farklılığına karşın, projeleri % 99 aynı olan binaların birbirine benzer olacağıdır.
Hem canlılar, hem
de binaların projelerinde % 1'lik fark olmasına rağmen niçin binalar çok
benzemekte, ama canlılar benzememektedir? Bunun sebebi genetik yasalarının
işleyişidir. Pleiotropi adı verilen genetik kanunun bilinmesi ile bu konu daha
da açıklık kazanır. Buna göre canlı vücutlarında bulunan bir gen birden fazla
özellik üzerinde etkindir. Bir özellik ise birden fazla gen tarafından kontrol
edilir.25
Bunun anlamı, iki canlı türünün genetik yapıları
arasındaki fark % 1 bile olsa, bu farkın gerçek boyutunun çok daha geniş bir
alana uzanmasıdır. Çünkü bina projesindeki % 1'lik fark, yapıda % 1 fark
anlamına gelirken, canlı projesi, yani genetik yapıları arasındaki % 1'lik fark
o iki canlının yapısı arasında çok büyük farkın olması anlamına gelecektir.
Çünkü canlıların farklı olan % 1'lik genetik parçaları, benzer olan % 99'luk
genetik yapıda kodlanan özelliklere de müdahale etmektedir.
Benzerliklerin Nedeni: "Ortak Yaratılış"
Elbette insan bedeninin diğer canlılarla moleküler
benzerlikleri olacaktır; çünkü aynı moleküllerden oluşmakta, aynı suyu ve atmosferi
kullanmakta, aynı moleküllerden oluşan besinleri tüketmektedirler. Elbette ki
metabolizmalarının ve dolayısıyla genetik yapılarının benzemesi de doğaldır.
Ancak bu, "ortak malzeme", bir evrimin değil "ortak
yaratılışın", yani hepsinin aynı plan üzerine yaratılmış olmalarının
sonucudur.
Bir örnek konuyu daha iyi açıklayabilir: Dünya
üzerindeki tüm köprüler de benzer malzemelerle (tuğla, demir, çimento vs.)
yapılır. Ama bu durum bu köprülerin birbirlerinden "evrimleştikleri"
anlamına gelmez. Ortak bir malzeme kullanılarak, ayrı ayrı inşa edilirler.
Canlıların durumu da buna benzetilebilir. Ancak elbette ki canlıların yapısı
köprülerle kıyaslanmayacak kadar komplekstir.
Canlılık evrim teorisinin iddia ettiği gibi bilinçsiz rastlantılarla değil, sonsuz bir bilgi ve akıl sahibi olan Yüce Allah'ın yaratmasıyla meydana gelmiştir.
DİPNOTLAR:
25. http://www.cnn.com/2002/TECH/science/09/24/human.chimps.ap/index.html
26. http://www.newscientist.com/news/news.jsp?id=ns99992833 27. Karen Hopkin, “The Greatest Apes”, New Scientist, vol. 62, nomor 2186, 15 Mei 1999, hal.
27 (penekanan ditambahkan)
28. Hurriyet, 24 Februari 2000 (penekanan ditambahkan)
29. Harun Yahya, Darwinism Refuted, hal. 207 – 222
Yorumlar
Yorum Gönder